60'a Merdiven...

“saklarsınız, bulurlar bilenlerden / ya da bir övünme gibi / kendiniz yazarsınız -necatigil”

ben onu tanıdım, çok günler yanındaydım
o daha yaşlanmıştır, ben yaşlandım

bir yağmur yağardı, ılırdı çiçekler
sesti yakınlığı, sessizlik yakındığım

-"der biri sizin için", b. necatigil-

bugün 18 ağustos 2011. 1952 doğumlu olduğuma göre, 59 olan yaşım bitti, 60’a girdik demektir bu. ya da 70'e merdiven dayadık!

yaş 70 olduğunda, “yaş yetmiş iş bitmiş,” deniyor. bir 10 yıl daha yaşarsam, yaşım 70 ve “işim bitmiş” olacak. artık her yönden güçten düşmüş çok yaşlı bir kimse olacağım. olacak mıyım!?

yaş 60’a erdiğinde de bir şeyler denmeliydi. ama denmemiş.
olsun, demeye çalışalım biz bakalım...


romen rakamıyla 60 ne oluyor? “LX”: “fazla uzun” anlamında mı!?
ya 70? “LXX” : “çok fazla uzun” anlamında mı!?

“yazı”yla yazıldığında 70 sayısı “yetmiş”, 60 sayısıysa “altmış” oluyor. altmış yaşında olan ya da görünen kimseye ne deniyor? “altmışlık”

“çocukluğu” 10 yaş sayarsak, 60 yaş ne eder? 6x10 çocukluk...

“gençliği” 20 yaş sayarsak, 60 yaş ne eder? 3x20 gençlik...

60 ne demek? 6 ve sıfır!

“altıncı (6.) duygu”: bilinmeyenin, özellikle gelecekle ilgili olanın önceden sezilmesini sağlayan duygu, önsezi...

yine de diyeceğini ya da denmesi gerekeni demiş bu dil, bu halk: “yaşı at pazarında sorarlar...”
hangi anlamda demiş? “insanın değeri yaşıyla değil bilgisiyle ölçülür” anlamında.

“yaşını başını almış olmak”: yaşı oldukça ilerlemiş, deneyimce olgunlaşmış olmak.

“yaş”ın anlamları: var oluştan, doğuştan bu yana geçen ve yıl birimiyle ölçülen zaman; ıslak, nemli, ıslanmış; kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş olan, kuru olmayan, taze; ağlandığı zaman gözlerden akan saydam sıvı, gözyaşı; olumsuz, kötü, korkulu...
... yaşamak, yaşasın, yaşlanma, yaşlılık, yaşatma, yaşarma...

yaşamak derken, “ölüm” de gelmiyor değil akla.
“can vermektir”, ölmek...
can vermek ne demek?
ölmek mi yalnızca? hayır...
bir şeyin canlanmasına yol açmak, onu güçlendirmek ya da yaşar duruma getirmek; insana güç vermek; bir şeyi, yaşamını verecek denli çok sevmek...

ya doğmak? “dünyaya gelmek”.
insan mı “doğuyor” yalnızca?
güneş, ay, yıldızlar da “doğuyor”. ama "ölmüyorlar" insanlar gibi. bir süreliğine "batıyorlar..."
bir süre sonra, yeniden doğmak üzere: batıyorlar!

ne diyelim şimdi?
doğum günüm kutlu olsun! [hepi börtdey tuuu miii!]
iyi ki doğdum!

bugün varsın, çoklarını tanırsın
çokları tanır seni
yıllarca aynı yerde - - yarın
adını çıkaramazsın
onlar da unutur seni

hangi yetişkinlerle, nerelerde ne kadar
hangi yaşlara kadar - -
saptar, denetler, dolunca
açmaz yeni sayfa, dünya usanır seni

yaktığın birkaç mum bir süre parıltı
verdiyse çevrene, yetsin
bozulur görüntü
aydınlıktan ürkenler
zaten fazla bulur seni

dallar bahçendeydi, uzaklara çeken şey
belki geciken şey
şimdi başkasın, dalar
birden durdurur seni

-"seni", b. necatigil-

ömrüm böyle geçti
karşıda bir duvar
üstelik ben değildim
oynatan gölgeleri

dikilmiş gözlerim
yapışık
dar ufuk
göremedim öteleri

gittiğim her yerde
yüz yüze
geriye itemedim
beni tutan elleri

üstelik istemez
çekinir
ben - -
açmayız perdeleri

-"karşı", b. necatigil-