evet: 18 Ağustos... bugün benim doğum günüm: hepi börtdey tuuu miii.
saat şu anda: 10:30.
cep telefonumu aldığımdan bu yana doğumgünümü 'ilk kutlayan', çoğu zaman da 'tek kutlayan', cep telefonum olmuştur.
nitekim, sabah 08'den beri beklediğim 'biip bip!' sesi, az önce geliverdi.
dedem korkut (!) boy boyladı, soy soyladı. açalım bakalım şu Vodafone doğumgünümde bana ne soyladı:
'SAYIN OMER CENDEOGLU DOGUM GUNUNUZU KUTLAR, SAGLIKLI, MUTLU, BASARILI VE ILETISIMIN HIC EKSIK OLMADIGI BIR YASAM DILERIZ. VODAFONE.'
iletinin türkçesi: sayın ömer çendeoğlu. doğumgününüzü kutlar, (size) sağlıklı, mutlu, başarılı ve iletişimin hiç eksik olmadığı bir yaşam dileriz.
sağolasın Vodafone... bu dünyada yalnızca senin farkında olduğun gibi: bugün 57'yi bitirip 58'e girdim. bugün, yarım yüzyıllık bir adam, 8 yaşına girdi de denilebilir...
yıllar önce bir şair dostum: "hepimiz birer, 'aşk çocuğu'yuz. annelerimiz ve babalarımız birbirlerini seven ve birbirleriyle sevgiyle sevişen çiftler değiller miydi?" demişti.
kurcalayalım bakalım, bir 'insan' olarak şu doğum ve doğumgünü geleneklerimizi de, görelim bakalım nereye çıkar yolumuz...
hepimiz, birer 'aşk çocuğu' muyuz görelim...
doğum gelenekleri... toplum yaşamında doğum olayına verilen büyük önem, öteden beri bütün halklarda doğumla ilgili pek çok gelenek ve göreneğin doğmasına yol açmış.
bazı yörelerde doğumla ilgili ayin ve törenler, kadının gebe kalmasıyla başlarmış.
Hindularda... çocuğun ana rahmine düşeceği varsayılan zamanı kutsamak için yapılan gebelik ayininde sürekli mantra'lar (kutsal heceler) söylenirmiş. babanın nasıl bir çocuk istediğine bağlı olarak içine değişik çeşniler katılmış pirinç lapası ve sütle kaynatılmış pirinç yendikten sonra cinsel ilişkide bulunulurmuş. gebeliğin üçüncü ayında pumsavana (bir 'oğul' dünyaya getirme) denen ayinler yapılırmış. doğumu kutlamak için yapılan ayinlerde de, adak olarak ateşe manda sürtünden yapılmış tereyağı atılır, ruhsal ve fiziksel güç vermesi için bebeğin ağzına bir topak bal ve tereyağı konulur, tören boyunca bebeğe uzun bir yaşam dileğiyle mantra'lar okunurmuş.
Japonlarda... doğan çocuk 'kız'sa, büyüdüğü zaman evlenip baba evinden ayrılması için döleşi (etene/son) evin dışına, 'erkek'se büyüdüğü zaman ailesiyle kalması için evin içine gömülürmüş. şinto dininde de, bebek bir ya da üç aylık olduktan sonra koruyucu kami'sine (tapınılan güç, tanrı) götürülürmüş.
Arabistan'da... 'erkek çocuğun' doğum haberini ilk getirene armağan verilmesi ve doğumdan sonra şölen düzenlenmesi yaygınmış. durumu elverişli olan aileler koyun kurban ederlermiş. doğan çocuk 'kızsa' ne armağan verilirmiş, ne de tören düzenlenirmiş.
Türkiye'de... çocuğun doğumu, uzakta olan babasına ya da dedelerine, dayı ve amcalarına 'müjdeci' gönderilerek duyurulurmuş. müjde getirene armağan vermek gelenekmiş. 'oğlan' doğması, başta baba olmak üzere tüm aile için büyük bir sevinç kaynağıymış. kurban kesilir, ağaç dikilir, 'oğlan helvası' pişirilerek dağıtılırmış, kusursuz doğduğu için mevlit okuturulur, sadaka verilirmiş. çocuk 'kız' olursa herhangi bir kutlama yapılmazmış.
çocuğun ileride bilgili ve okumuş bir kişi olması için, döleşini okul, cami gibi yerlerin avlusuna gizlice gömme geleneği çok yaygınmış. bazı yörelerde döleşi yüksekçe bir yere asılır, yakılır ya da akarsuya atılırmış. çocuğun doğumdan bir hafta on gün sonra kuruyup düşen göbek bağı da eşik, gül dibi gibi yerlere ya da okul, cami gibi yerlerin yakınlarına gömülür, suya atılırmış; hatta çeşitli güçleri barındırdığına inanılarak saklanır, yastığının içine dikilirmiş...
görüldüğü üzere, bu dünyada doğumlarda ve doğum törenlerinde, 'er cins' alabildiğine yüceltilmiş, 'dişi cins' alabildiğine görmezden gelinerek alçaltılmış, aşağılanmış ve yerin dibine batırılmış (bırakalım batırılmayı, canlı canlı yerin dibine bile gömülmüş).
düşünün ki küçük bir ablasınız, bir erkek kardeşiniz doğuyor. tüm aile, 40 gün 40 gece tören yapıyor. kurbanlar kesilip, mahallenin varsılı yoksulu doyurulup mutlu ediliyor...
derken, bir süre sonra, bir kızkardeşiniz doğuyor. tüm aile, yüzlerini somurtmuş, birbirlerine, doğurana ve doğana hep birlikte nefretle bakıyorlar. bir küçük abla olarak ailenin bu şizofrenisine ya da üzüntülü travmasına siz de katılıyorsunuz...
bir zamanlar bir küçük ablaydınız... belki aynı mahallede oyun, ya da aynı ilkokulda oyun-okuma arkadaşlarımdan biriydiniz.
sonra genç bir kız oldunuz... belki birbirimizi sevdik, birbirimize âşık bile olduk...
sonra evlendik... çocuklar doğurup, siz bir anne olacaksınız, ben de bir baba!
'ikiz' doğurdunuz: biri erkek, biri kız...
siz bir annesiniz şimdi, ben de bir baba!
eyvah ki ne eyvah!
şimdi biz n'pacağız?
bir düşünün bakalım!
düşünün bir bakalım!
bir bakalım, düşünün!
...
18 ağustos...
bugün benim doğumgünüm... armağanlarım var, beni var edenlere...
bu annemin ve babamın ruhlarına
ya da başuçlarındaki meleklerine...
ya da başuçlarındaki meleklerine...
bu kendime...
ve bu da blogdaş ve yârenlerime...
hepi börtdey tuuu miii!
iyi ki doğdum! iyi ki
... doğdum, iyi kiii!
hepi börtdey! hepi börtdey!
hepi börtdey
... tuuu miii!
böyle bir doğumgünüm olur da, böyle bir birliktelik olur da, hocam ruhi su'yu çağırmamak olur mu bu 'yârenevi'me? kesinlikle olmaz...
buyrun hocam: artık saz da sizin... söz de sizin...
iyi ki doğdum! iyi ki
... doğdum, iyi kiii!
hepi börtdey! hepi börtdey!
hepi börtdey
... tuuu miii!
böyle bir doğumgünüm olur da, böyle bir birliktelik olur da, hocam ruhi su'yu çağırmamak olur mu bu 'yârenevi'me? kesinlikle olmaz...
buyrun hocam: artık saz da sizin... söz de sizin...
'bilmem şu feleğin bende nesi var' | ruhi su.
4 Yorum:
Evet Sevgili Yarenim
Doğum günün kutlu olsun.
Sen de ömrün boyunca mutlu ol.
Elinden kalemin düşmesin.
Yazdığın yazıları hep birlikte okuyalım yine...
Eski dostlar seni hatırlasın. Yeni dostlarını da sen unutma emi eskileri anarken.
Yaşamımızda sevgiler, duygular, tutkular tükenmesin.
Ömrümüz oldukça sevdiklerimiz bizimle olsun yürekten...
Evet Ömer Cendeoğlu. İyiki doğdun, iyiki varsın. Asi ruhlu arkadaşım benim. Senden vazgeçmem. Sevgimle kal...
Selamlar...
mutlu yıllar
Teşekkürler İnci...
yıllar önce şiirlerle başlayan bu yârenlik sürsün yine şiirlerle...
've söyledim onlara:
ağacın belleğinde bir bahçe bulanların
yüzleri sonsuzlaşacak...'
-Sohrab Sepehri.
Teşekkürler Ferkul...
şiirsel dilinizle, esin perilerimizi ödüllendiriyorsunuz her zaman...
've söyledim onlara:
gökyüzükuşuyla arkadaş olanların uykusu
yeryüzünün en huzurlu uykusu olacak...
zamanın parmak uçlarından ışığı çalanlar
bir 'Ah!' ile açacaklar pencerelerini
her sabah...'
-Sohrab Sepehri.
Yorum Gönder