gel, dedi, birlikte taşıyalım, dedi.
taşıyabildiğim kadarını, dedim.
taşıyabildiğin kadarını dedim, dedi.
gidiyorsun, gitme, burada ol dedim, dedi.
uzağa gitme dedim dedi, diyor.
gitmiyorum, kalıyorum, dedim.
uyku dinlendirir dedi, dedim.
uyku siler diyor dedi, dedim.
sonuna kadar dinlerim, dedim dedi diyor.
açıyor dedim, kapıyı dedim,
bana dedim, doğru dedim,
oradan dedim, gözüküyor dedim, gelen dedim.
kapıyor diyor bana, dedi.
ben açacağım, sen üzülme dedim, dedi.
adalet Romeo!
taşıyabildiğim kadarını, dedim.
taşıyabildiğin kadarını dedim, dedi.
gidiyorsun, gitme, burada ol dedim, dedi.
uzağa gitme dedim dedi, diyor.
gitmiyorum, kalıyorum, dedim.
uyku dinlendirir dedi, dedim.
uyku siler diyor dedi, dedim.
sonuna kadar dinlerim, dedim dedi diyor.
açıyor dedim, kapıyı dedim,
bana dedim, doğru dedim,
oradan dedim, gözüküyor dedim, gelen dedim.
kapıyor diyor bana, dedi.
ben açacağım, sen üzülme dedim, dedi.
adalet Romeo!
adalet, Romeo'm!
{Şiir: "Uyanma Saati", Ahmet Güntan, Romeo ve Romeo, s. 22, YKY-Nisan 1995}
Üç Özel Teşekkür...
Güntan'a ve YKY'ye, ikimizden sonsuz teşekkürler.
Bu Doğum Günümüzü, bir gün öncesinden gelip, 17 Ağustos'ta başlatan (beni besleyip büyütüp bugüne getiren) sahibime ve (gülücükler atarak bizi ve evimizi şenlendiren) bebeciğine, yine ikimizden, binlerce teşekkür.
Güntan'a ve YKY'ye, ikimizden sonsuz teşekkürler.
Bu Doğum Günümüzü, bir gün öncesinden gelip, 17 Ağustos'ta başlatan (beni besleyip büyütüp bugüne getiren) sahibime ve (gülücükler atarak bizi ve evimizi şenlendiren) bebeciğine, yine ikimizden, binlerce teşekkür.
Telefonla yine bir gün öncesinden arayıp, doğum günümüzü kutlayan İnci Hanım'a çok çok teşekkürler...
5 Yorum:
gitme. kal...
Lütfen, gitme: o seni çok seviyor... Bize hep senden söz ediyor: gitme, kal!
?????
o altmış ben yarısı
ben otuz o fazlası
sahi nedir fazla nedir yarı?
............................
doğduğun gün olmasa da
bugün
kutluyorum dünyayı
ya sen/i?
kut(l)(s)andın elbet
sessizce
içten
Sek.Ren.
Teşekkürler Sek.Ren.
/sahi nedir fazla, nedir yarı?/ demişsiniz. bu sorunun düz yanıtı "geçen zaman yığını" olabilir. dolaylı yanıtıysa, "eski bir kitap" olabilir.
şair sabahattin kudret aksal, bir şiirinde ikinci yanıtı kurcalıyor gibi... bakın ne diyor:
"bir sandık odasında, bayıltıcı bir yazda, bir gün, bir kitap elime geçti. kapağı kopuk, yaprakları dağınık, rengi 'sarı'yı aşmış. ne zaman basılmış belli değil. Çok eski bir kitap olduğu yine de belli. çok eski, ama bir kıpırtısı var. bıraksam konuşacak! konuşsa, yarım yüzyıl ötesinden bir ses duyacağım. onca 'uzaklar'ı onun sesiyle 'yakın' edeceğim!
evirdim çevirdim kitabı. adını bulamadım. sonunda ben koydum adını!"
aksal, o eski kitaba bir ad koymuş. ama ben o adı yeterince 'tuhaf' bulamadım. ben olsaydım, o kitabın adını 'sarı kitap' koyardım.
nitekim on, on beş yıl kadar önce yky'de editörken bana ünlü romancımız yaşar kemal'in yazmaya ilk başladığı dönemden kalma bir dosyası gelmişti. onu kitap olarak yayımladığımda adını 'sarı defterler' koymuştum. ilkokul dönemimizde bizim daha çok matematik dersinde ve bazen de 'genel defter' olarak kullandığımız, tek formalı, yaprakları sarı, çizgisiz defterlerimiz vardı. kitaba adını koyarken o yıllardaki sarı defterleri anımsadığımı düşünebilirsiniz. ama, başka bir durum daha vardı. lise yıllarımda kendime boyumu aşacak düzeyde bir 'kitaplık' kurmuştum. o dönemde yayımlanan edebiyat ve araştırma dergilerinin hemen hepsini alır okur, kitaplığıma koyardım. bu arada çok da notlar alırdım. masraflı olmasın diye, tek formalı sarı defterleri toptan alır, onlara yazardım. defterlerin kapaklarına mavi (edebiyat konulu) ve kırmızı (bilimsel notlar) etiketler yapıştırır, üzerlerine 'yazılık I, yazılık II...' gibi adlar koyardım. o dönemde 'öztürkçecilik' çok yaygındı. bu akıma ben de kapılmıştım. 'defter' demeyi sevmiyordum: 'yazılık' diyordum.
zaman sonra, 'sarı'nın yalnızca bir rengi değil, bir başka durumu da (zamanı ve yaşı) anlattığını fark edince, 'sarı defter' sözcüğünü çok sevmeye başladım.
logistanbul'daki yazıları da, sarı defterlerin devamı gibi görüyorum bugün. bu yazılar için kitap bağlamında bir ad aranacaksa, herhalde 'SarıSesler' demek en uygunu...
Yorum Gönder