Dünya Kadınlar Günü | World Women's Day
... kutlu olsun ...
... kutlu olsun ...
"akşam olmak üzereyken, bir adam,
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir kadın beliriyor kucağında güllerle.
akşam olmak üzereyken, bir kadın,
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir adam beliriyor kucağında güllerle.
sen bugün hangisinde yer aldın
bu iki fotoğrafın?
bilinmedik nen kaldı?
söyle: o da bilinsin..."
Louise Glück + Ben ...
Ecobella Home'dan Kadınlara...
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir kadın beliriyor kucağında güllerle.
akşam olmak üzereyken, bir kadın,
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir adam beliriyor kucağında güllerle.
sen bugün hangisinde yer aldın
bu iki fotoğrafın?
bilinmedik nen kaldı?
söyle: o da bilinsin..."
Louise Glück + Ben ...
Ecobella Home'dan Kadınlara...
6 Yorum:
evet, güzeldi..
video da, çok anlamlı
Teşekkürler Ferkul.
Yalınlaşmış yalnızlıkları içinde kadınlar ne kadar acınasılar...
Önümde çeşit çeşit fotoğraflar. Fotoğraflarda kadınlar, kadıncıklar, bizim kadınlarımız.
Kimileri der ki "Elleri öpülesiler" kimileri der ki "kaşık düşmanı elinin hamuruyla erkek işine karışma. Otur oturduğun yerde."
"Kadının yeri evidir." Şiddeti seven psikopatlar da der ki "Şimdi bir tane korum kalkamazsın. Alırım ayağımın altına...yanındaki seslenir. Gözünü morart karakolu görmesin."
İşe git çalış kadın. Eve gel yemek yap . Bulaşık, çamaşır yıka, ütü yap. Çocuğuna bak kadın . Sonra kocanın gönlünü yap kadın. Vay anasını . Erkekler neresinde bu fotoğrafın...
Asi kadınlar, feminist olanlar , ikoncanlar, patroniçeler.vs..
Bir de yeni yetmeler; erkek gibi küfür edenler, onlar gibi sigara içenler, erkek gibi konuşanlar,
Erkek peşinde koşup onlara laf atanlar, çıkma teklifi edenler...
Ben neresindeyim bu karelerin.????..
"Kadının adı yok demiş" Duygu Asena .. Çok düşünmüşümdür bu söz üzerine..
Doğru söze ne denir.
İçimden bu günü kutlamak gelmiyor dünya kadınları ,anaları, kız çocukları ağlarken...
Erkekler kıymetimizi bilsinler, insanca muamele etsinler. Kadın olduğuımuzu hissedelim. Belki o zaman bu "Yüzyıllık Yalnızlık" biter.. saygılar sayın editörbey
Kadınların dünya üzerinde yaşadıkları olumsuzluklara da dikkat çeken yorumunuz için teşekkürler İnci.
Günümüz kadınları senin de belirttiğin gibi "yüz yıl" öncesindeki kadar bezgin, yorgun, kaygılı ve üzgün. Birçok şey yüzünden yalnızca içinde yaşadıkları topluma karşı değil, birbirlerine karşı da "fazlasıyla gücenik" haldeler.
Oysa dünya işlerinin çoğu onların üzerinde ve üretkenliğin de çoğu onların elinde. Ama elde edilen kazancın denetimi, dağıtımı ve mülkiyeti başkalarının elinde...
Dünyayı değiştirip gerçekten insani ilişkilerle onu yeniden düzenlemek, toplumun tepesindeki bir avuç hazır yiyiciyle sıradan/dağınık insan topluluklarının değil, üretim içinde örgütlüce yer alanların işi ve sorumluluğudur.
Dünya erkeklerinin severek ve böbürlenerek oynadıkları "kılıç kalkan oyunları"nın izleyicileri olan babalar, oğullar, er kardeşler, dedeler, amcalar, dayılar ve yeğenler izlemiş oldukları bu oyunlardan yüz yıldır memnunlar ve yüzyıldır da oyun hep aynı oyun. Yalnızca oyuncular değişiyor o kadar.
Özellikle bizimki gibi bilerek geri bıraktırılmış ülkelerde doğan her erkek çocuk, kılıcını kalkanını kapıp "er meydanları"na koşuyor. Koşmayanlara, "hain" damgası vuruluyor.
Bundan çıkarılması gereken sonuç şu: böylesi bir toplumda nerdeyse her er kişi, bu dünya coşkusunu ve hazzını yine bir er kişiyi "tepelemek" ya da tepeleyene "alkış tutmak"la sağlayabiliyor. Aralarındaki güç dengeleri karşılıklı bozulduğunda, yetersizlikleri diz boyu olduğunda ne oluyor? Yine karşılıklı olarak, kendilerini doğuranları (anneleri / kadınları) yine kendileri aracılığıyla "aşağılama"ya başlıyorlar. Bizdeki erler arası kapışmalarda, ilk ağızda karşılıklı olarak analara (doğurana) küfredilmesi, dünyanın hiçbir yerinde yoktur... Bu bakımdan "sözlü edebiyatımız", yazılı edebiyatımızdan çok daha "zengindir"!
Erlerimizin insani sorunlar karşısında konuşma/anlaşma ya da "tepişme" dağarcığını ne gibi sözcüklerin hatta "duruşlar"ın oluşturduğunu sanatla ya da yazıyla sergilemek, eldeki konuyu çözüme kavuşturabilecek yerel araçlardan biri olabilir.
Ben kendi payıma, sözünü ettiğim küfürleri, yayımladığım sözlük ve yazım kılavuzlarına sansürsüz yerleştirdim ve olanları daha da zenginleştirdim. Topluma ayna tutup, ona hali pür melalini göstermek aydınlanmanın ve uyanmanın ilk koşuluysa yaptığım iş doğrudur.
"Yaratılanı Yaradan'dan ötürü seven" erlerimiz, "doğanı doğurandan ötürü sevmeyi" de öğrenmeliler.
Özeti şu bütün söylediklerimin: "üretileni, üretenden ötürü sevmeli, saymalıyız". Üretene haksızlık etmemeli, onun gelişimini engelleyen her şeyi kaldırmalı, onun gelişimini tamamına erdirecek her şeyi yapmalıyız.
Özün özü: uyarmak için önce bizler uyanmalı, aydınlatmak için de yine önce bizler aydınlanmalıyız.
"Saygılar,editörbey," demişsiniz: teşekkürler İnci.
Ben de diyeyim ki: bütün saygılar ve sevgiler, yaratan, doğuran ve üreten için ola! Doğuranı ve üreteni yok edenlerin ya da yok sayanların da, kılıcı kalemi, hemen şimdi kırıla!
Videoyu çok beğendim. Harika bir seçim. Önümüze bir ayna koymuşlar...:))
Teşekkürler İnci. Ecobella Home videosu, babaerkil iri lafların ardına gizlediğimiz toplumsal yüzümüzü, tam anlamıyla görüntülüyor.
Yüzyıllardır "kulağa küpe" atasözlerini tekrarlaya tekrarlaya gelinen bugünkü nokta bu.
Söz konusu video, eski ya da anlamı boşaltılmış söylemlerin, var olan sorunların üstünü örtmekten öteye gitmediğini apaçık sergilerken şöyle der gibi: "Ayinesi (aynası) iştir (yaptığıdır) kişinin, lafa bakılmaz!"
Yorum Gönder