Güzelleme | Bahr-ı Tahvîl

an ol günü ki âhir olup nev-bahâr-ı ömr
berg-i hazâna dönse gerek rûy-i lâle-reng

-- "Mersiye-i Hz. Sultan Süleyman Hân”, Fuzulî --

Mısra-ı Evvel | Birinci Dize
Ey gülistân-ı letâfetde hezâr işve vü nâz ile yetişmiş gül-i ranâ sana gûyâ ki edip müşgî-sehâb u mey-i gülgûn u gül-âbı dahi bârân edip enfâs-ı Mesîhâ'yı nesîm eyleyip envâ-ı nezâketle tarâvetle verip perveriş etmişler o ruhsâreyi yüz reng-i bahârân ile bin gonce-i handâna mukattar kılıp el-hak bir aceb sûrete koymuş seni nakkâş-ı ezel kim ne gelür misli ne gelmek mutasavver görinür böyle bahâ ile bu hüsn ile yaraşmaz sana kim âşık-ı şûrîde-i bî-tâbını mahzûn edesin nâle vü âh ile ciger-hûn edesin yâ bu mudur kâide-i şehr-i mahabbet bu mudur tarz-ı meveddet tutalım böyle imiş farz mı ol kâideyi eylemek icrâ ne olurmuş bir iki gün dahi terk eyleyip ol resm-i cefâyı donadıp bezm-i safâya oturup meclise begler gibi sen nûş-ı şarâb eylesen 'uşşâk terâne ile dil ü sînesine nây u rebâb eylese kim men ede hâşâ...

Mısra-ı Sani | İkinci Dize
Ser-te-ser milk-i cihân berg-i benefşeyle gül ü gonca vü lâleyle dolup gülşen-i firdevs ile hem-reng olup elvân-ı şükûfe ile müzeyyen oluyor sen dahi envâ-ı küşâyişler ile nâdire cünbişler ile gelsen elin boynuma salsan beni alsan da berâberce açılsak çemene bakışuban hande-i nâz ile biraz serve biraz dahi gülüşsek semene yohsa olmuş mu degül memleket-i nâzda bu lutf u nevâziş bu inâyet güzelim belki budur tavr-ı pesendîde-i hûbân ki alup âşıkı tenhâca fakat bir iki mutrible gehî kendisi sâkî vü gehî mutribi sâkî ederek gül gibi handân olarak açılarak haste-i hicrânını ihsân-ı firâvânla ihyâ ede tekrâr dirildip yine öldürmek için tâzece cân-bahşına îmâ ede yanî ki biraz lutf u biraz cevr ise de cânib-i insâfa gide etmeye yek-bâre sitem resmini icrâ…

Mısra-ı Salis | Üçüncü Dize
Gele ey  mâh-ı  siyeh-perçem  ü  gül-fem  bu  gece  seyr  ü temâşâya çıkup cilve-i meh-tâb ile deryâda biraz âlem-i âb eylesek olmaz mı ki envâr-ı ziyâsıyla kamer mevclerin her birini sîm servler gibi tezyîn edip aksiyle nücûmın dahi kandîl-i  dırahşân ile ir  bezm-i  çerâgân-ı bezm-i dîgergûn görünmiş   ki şebistân-ı cihân böyle münevver geceyi böyle safâ bahri ki ru'yâda bile  gördügü  yokdur  ki  ser-â-ser  çemen  üşküfeleri  gelmiş  o  deryâda  habâb olmuş o gird-âbların her biri bir havz-ı pür-âb olmuş aceb tarz-ı pesendîdesi var sûret-i  nâ-dîdesi  var  gûyâ  sana  kâse-i  billûr-ı  sipihrin  içi  şîr  ile  leb-â-leb  de egilmiş de zemîn üzre dökülmüş tagılup lü'lü'-i şehvârları târ-ı şuâ ile nücûmun yine tekrâr dizilmiş nazar erbâbına olmuş heme yağma…

Mısra-ı Rabi | Dördüncü Dize
Güzelim âşıka cevr etme cefâ meşrebine gitme amân haste-i hicrânını incitme ki bir gün ola sen dahi düşüp aşkına senden beterin zülfüne ber-dâr olasın mihnet ü endûha haber-dâr olasın âh u figânıyla yanıp yakılasın gül-ruhunun şulesine âlemi şeydâ kılasın sonra nedâmetlerini kimseye izhâr edemezsin ki sen uşşâkına rahm etmedigin lutf u vefâ meslegine gitmedigindir ki gelip yoluna bu dâme tutuldun deyü envâ-ı melâmetler edip birbirine halk işâretler edip âşıka rahm etmeyenin hâli budur zübde-i âmâli budur öyle gerekdir deyip ol hüsnüne dil bagladıgın kâfiri tahrîk ederek bir bir ederler sana tevbîh o zamân sen diyesin kim bu sözleri hep söyledi dîvâne kıyâs eyledi kim Gâlib-i şeydâ…

[Açıklama: Birkaç kez okunduğunda, çok zengin bir düş gücü ve aşırı incelikli bir anlatımı var bu dizelerin. Dilinin günümüz Türkçesinden epey uzak olması ve içerdiği Arapça ve Farsça ağdalı tamlamalar bir yana, şiirsever ya da şiir yazar herkesi epeyce düşündürecektir sanıyorum bu dizeler. Değişik imge ve söyleyişlerle divan şiirine yeni bir hava getirmiş olan, Osmanlı divan şairi Şeyh Galib'in (1758-1799) dört uzun dizeden oluşan bu düzyazı şiir türünün adı Bahr-ı Tahvîl'dir. Bu türe, belki "Nehir Dize/Şiir" diyebiliriz. Okurların bileceği gibi, mesnevi türündeki 2041 beyitten oluşan Hüsn ü Aşk da Galib'indir.
Şunu da anımsatmakta yarar var: Fotoğraflar üzerine "tık"ladığınızda, onları daha gösterişli biçimiyle izleyebilirsiniz.

Yorumla|Paylaş

aN & Nokta


bir AN gelmeli


titremeli yüreğim
// sesini //
duyduğu zaman

♥ ☼ ♥

öyle yarım // düşler // düşünceler
yalan // seni //
düşünmeden edememler

öyle mahçup // eski // sevdalar
yeniyetme // yarım //
yalanların
gölgesinde

öyle hüzünlü

♥ ☼ ♥



hangi vakit düşünsem
// seni //
düşümde seviyorum

yıllara şahit olamadık
// beraber //

yaşıyorsun ya
şükrediyorum


♥ ☼ ♥


NKTA


karanlık
küçücük
sessiz 
bir

bitti mi şimdi
cümle ?
oysa biz seninle

daha neler
yaşayacaktık

karanlık
donuk
soğuk
bir

bitti mi şimdi
diyeceklerin ?
oysa biz seninle

daha neler
konuşacaktık




"An" ve "Nokta" | SekizinciRengim  |  28 Ekim 2012 | 14:59
Yorumla|Paylaş

Doğum Günümüz: 60 + 1

bugün: ben tam 1'imdeyim, o tam 60'ında...

[ben tam 60'ımdayım, o tam 1'inde..]

elindeki Leibniz Kitabının"son okuma"sıyla uğraştığı günlerdi...

gel, dedi, birlikte taşıyalım, dedi.
taşıyabildiğim kadarını, dedim.
taşıyabildiğin kadarını dedim, dedi.

Yorumla|Paylaş

Aşk Olsun! | "Aşk" ve Felsefe

açtık mıydı hele bir | son vitesi,
adedi devir... | motorun sesi...

uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
ne harikuladedir | 160 kilometre giderken öpüşmesi...

[Nâzım Hikmet | "Nikbinlik" | 1930]

Anlam Adacıkları... Bundan önceki "Felsefe ve 'Aşk'" başlıklı yazımda, günü ve saati yaklaşan "Felsefe Akşamları İstanbul'da Bir Başkadır" adlı etkinlikten ve bu etkinliğin konuşmacısı Dr. Ufuk Yaltıraklı'dan söz etmiştim. O yazımla, bir bakıma bu etkinliğe "son çağrı" çizgisinde öznel bir katkı sağlamaya çalışmıştım.

Konuşmacı Yaltıraklı'nın yakın geçmişte, kendisiyle yapılan bir söyleşiye eriştim internet'te. "Önceki Yüzyıllarda Herkesin Hedefi Vardı. Bugün İnsanlarda Hedef Kalmadı" başlıklı bu söyleşide şöyle diyordu Yaltıraklı: "Felsefe yanıt vermez, soru sorar. Biz de öyle yapıyoruz."
Bu söyleşide kullandığı "anlam adacıkları" kavramı özellikle dikkatimi çekti benim.
"Az da olsa, mutlu olmaları için insanlar, o 'anlam adacıkları'nı yakalamaya çalışmalı. Öznel dünyalarını geliştirmek isteyenler çok okumalı, yazmalıdırlar. ... Düşünmek de lazım: kendimizi düşünmekle başlayabiliriz söz gelimi."

"Felsefe ve Aşk" | Konuşmacı: Dr. Ufuk Yaltıraklı | 14 Temmuz 2012 | Dragos Sahil Sitesi - Havuzbaşı

Logİstanbul okurları iyi bilirler: Bu blogun amacı, "İstanbullu olma sorumluluğu"nun yerine getirilip, İstanbul'da yaşarken edinilen her tür kazancın "yazı yoluyla geridönüşümü"nün gerçekleştirilmesi. Yaltıraklı'nın yukarıdaki sözüne kulak verirsek, bu da bir tür "anlam adacığı" sayılabilir. Yarım yüzyıllık bir İstanbullu olarak, nerdeyse her şeyimi burada kazandım; yine nerdeyse yalnızca kazancımın çoğunu değil, çoğu sevdiğimi de bu kentte yitirdim. Sevdim, sevildim; terk ettim, terk edildim...

Yorumla|Paylaş

Felsefe ve "Aşk"

"seversin, kavuşamazsın aşk olur..." (âşık veysel şatıroğlu & orpheus)

Felsefe Akşamları İstanbul'da Bir B/aşkadır...
O akşam, İstanbul âşığı, felsefe tutkunu ve aşk düşkünü İstanbulluların yaşadığı bir akşamsa, daha bir b/aşkadır...

Felsefe ve "Aşk": "Bilgi/bilge sevgisi/aşkı" felsefe, hepimizin can damarına dokunacak bu akşam. Bir türlü içine giremediğimiz ya da içinden hiç çıkamadığımız "aşk" olgusunu dile getirecek sevgili Dr. Ufuk Yaltıraklı dostumuz.

Bir de Yaltıraklı'nın güzel yüzü, güzel gözleriyle bakacağız aşka bu akşam; yine, onun güzel felsefi diliyle konuşacağız aşkla bu akşam... Niye saklanıyor sanıyorsunuz, "aşk"ın üç harfi tek bir AKŞamda?
Öyleyse gelin, bırakalım kendimizi bu İstanbul Akşamı'na: gersin çift yanlı yayı "S"yi ve salsın yüreğindeki "İ" okunu izleyenlerin gönül evine şu İstanbul. Vurulur da düşersek İstanbul'un "U" kuyusuna, elbet bir "Yakup" çıkar da bulur bizi o kUyUda. Ya da bulamazsa en azından, bir ağlayanımız olur: "Yusuf'um! Yusuf'um!" deyu...
O da olmazsa, o kuyuda ya Kerem-Mecnun-Tahir olarak yatar, yatar ağlarız Aslı-Leyla-Zühre'lerimize. Öyle ya, ne demişti büyük şairimiz Nâzım Hikmet: "Ayıp değil, Tahir ile Zühre olmak; ölmek de ayıp değil bir aşk yüzünden..." Anlayacağınız, Yaltıraklı'yla bu akşam Havuzbaşı yöresindeki "aşk bahçesi"nin patikalarında yürüyeceğiz hep birlikte.

Ufuk Yaltıraklı ve Ömer Çendeoğlu | Kadıköy | 25.07.2010

Bakarsınız Aristotales, Sokrates, Platon, Herakleitus da çıkagelir karşı yakadan ve katılırlar aramıza. Lyr'ini (kısa saplı bağlamasını) kapıp ozan Orpheus da çıkagelir bakarsınız: "Benim sadık yârim kara topraktır," deyişiyle "ölmeden ölmeyi" öneriverir bizlere. O eski Trakya miti, bu kez İstanbul'un bu yakasında Dragos Tepe'sinde yeniden "örülür" Apollon'un bu oğlu aracılığıyla. Orpheus'un Eurydike'sinde bulup yitirdiği, bizlerin hepimizin her yerde dört gözle aradığı o "en sadık yâr"in ne/kim olduğu sorusunun yanıtı, bu tepenin taşına da bir kez olsun kazınır bakarsınız: kim bilir!

Yorumla|Paylaş

Zahide | nirvAnne

{ akar altın oluğundan / zaman dur!
durmasın durduğunda / zor olur }

yerinde rahat uyu
ötesini düşünme
sessizliği bir evin / telefon, kapı
açan yoksa / bir şeyler olmuştur

ya gittiler uzaklara / ki bu kurtuluştur
ya yalnızlık adına
bir savaşa girdiler
bundan korkulur

Yorumla|Paylaş

Gidersen


Küsmüş gibisin günışığına
Haksızlıklardan yılmış gibi.
Bildiklerini saklayacak gibisin
Öğle uykusuna yatıp hiç kalkmayacak gibi.

gibisin | güvez © 2012

Demli çay kokusunda seni hatırlarım gidersen,
Ihlamur kokusunda, zeytinyağlı sarmada, kitaplara dokunduğumda.
Uçup gitmek ister göğüs kafesimden özgürlüğüne yüreğim...
O hep "dar zamanların sohbetleri" gibiydi, derim.

Yorumla|Paylaş

8 Mart | March


Dünya Kadınlar Günü | World Women's Day

... kutlu olsun ...

"akşam olmak üzereyken, bir adam,
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir kadın beliriyor kucağında güllerle.

akşam olmak üzereyken, bir kadın,
tıpkı şimdiki gibi,
eğiliyor yazı masasının üstüne.
ağır ağır kaldırıyor başını...
bir adam beliriyor kucağında güllerle.

Yorumla|Paylaş
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Labels | Etiketler

08 Mart 2014 10 05 2015 Anneler Günü 101 Dize 11 Mayıs 2014 12 Mayıs 2013 Anneler Günü 13 Mayıs 2012 14 Şubat 18 Ağustos 18 Ağustos 2010 Doğumgünüm 18 Ağustos 2011 Doğumgünüm 18 Ağustos 2012 18 Ağustos 2013 18 Ağustos 2014 18 Ağustos 2015 Doğumgünüm 2011 2014 Falım 2015 60+1 8 March 8 Mart 8 Mart 2013 Adalar Adalet Ağaoğlu Âh Mine'l-Aşk Ahmet Hamdi Tanpınar Ahmet Haşim Ahmet Ümit Akşamüstleri All The Flowers Gone Altmışa Merdiven Anadolu Büyüsü Anadolu Çalgılarıyla Rahatlama Müziği Anayurt Özlemi Anneler Anneler Günü Âşık Sana Bir Sözüm Var Aşk Aşk Çocukları Aşk İki Nokta Üst Üste Aşk Mektupları Aşk Sürgünü Aşk Şiirleri Aşk Üçgeni Aşk ve Felsefe Aşkın Kokusu Aşkın Renkleri Aşklar Attilâ İlhan Ayın Nadir Aykırı Metinler Aykırı Sesler B. B. King Baba Babalar Günü Bahar Bahr-ı Tahvîl Bahrı Tahvil Behçet Necatigil Ben Birimdeyim O Altmışında Bilmem Şu Feleğin Bir Aşk Öyküsü Bir Bahar Akşamı Bir Yılbaşını Anlamak Blues Boşuna Bekliyorsun Bu Dünyada Olan Bitenler Buket Uzuner Buluşmak Üzere Can Yücel Caz Cemal Süreya Cemre Cep Telefonu Cogito Come Out Whatever You Are Cümleler Çamlıca Çıplak Ayaklıydı Gece Çiçekler Çivitmavisi Çoğulcu Bir Aşk Belgesi De ki Dedicated to Van Gogh Deniz Depremler Der ki Nar DerKenar Devrim Diller ve Nesneler Dilsiz Aşk Divan Şiiri Doğum Gelenekleri Doğum Günüm Doğum Törenleri Doğumgünleri Dost Dostların Anısına Dostluk Dört Mevsim Dr Ufuk Yaltıraklı Duvar Yazıları Dünya Anneler Günü Dünya Annneler Günü 2010 Dünya Annneler Günü 2012 Dünya Kadınlar Günü Editorbey En İyi Dost Erciş Erkeklerimiz eS Eysan Facebook Fal Felsefe Felsefe Akşamları Felsefe ve Aşk Felsefe ve Yaşam Felsefenin Aşkı Felsefenin Tadı Fotoğrafçı Friendship Geldi Kafiye Gitti Safiye Gemiler Giderim Van'a Doğru Göç Gökkuşağı Gökyüzü Gülen Yüzler Ülkesi Güller Gülten Akın Güven Turan Güvercin Ayrılıklar Güvercinler Güvez Güvez Diliyle Güvez Fotoğrafları Güvez Gözüyle Güvez Şiirleri Güzelleme Happy Birthday To Us Hasat Mevsimi Haydar Ergülen Hepi Börtdey Tu As Hepi Börtdey Tuuu Miii Hercai Hide and Seek İblisler Azizler Kadınlar İdiller Gazeli İki Kıta İki Âşık İkimizin Doğum Günü İlhan Berk İlk Akşam İlk Gün İlkbahar İlkyaz İnferno İskender Pala İstanbul İstanbul Baharları İstanbul Etkinlikleri İstanbul Fotoğrafları İstanbul Mevsimleri İstanbul Şiirleri İstanbul ve Aşk İstanbul'da Aşk İstanbul'da Felsefe İstanbullu Şiirler İyi ki Doğdum Joan Baez Kadıköy Kadıköy'de Söyleşi Kadınlar Kadınlar ve Erkekler Kahvaltı Kandil Işıkları Kapı Kara Kuşlar Karakışlar Kargalar Karşılaşmalar Kavuşma Kayahan Özgül Kediler Kedilerin Aşkı KendimLe Kıyılar Klip Kuşlar Kutlama Kutsal Aşklar Kuyudaki Adam Logos Louise Glück Martı Martılarındır İstanbul Mektuplar Moda Mother's Day 2013 Murathan Mungan Mutluluk Müzik Nar Nâzım Hikmet ve Aşkları Nehir Dizeler Netlog Nirvana nirvAnne Omlet Özdemir Asaf Özlem Panorama Papatyalar Parıltı PusulaŞiir Refik Erduran Relaxation Music with Turkish Instrument Renkli Taşlar Resmin Gölgesi Şiire Düştü Ruhi Su Sabah Saint Valantine Day Saklambaç Seçiminiz Hangisi? SekizinciRengim Seni Düşündüm Servet-i Fünun Sevda Sevgi Sevgi Soysal Sevgili Sevgili Sözleri Sevgililer Sevgililer Günü Sevgililer Günü 2015 Sobe Sokaklar Söylenmezi Bulmak SuSu Şeker Bayramı Şeyh Galib Şiir Şiir Şey Şiir Şeyler Şiirler ŞiirŞey ŞiirŞeyler Şubat Taşlamalar Tevfik Fikret Tuttum Birini Sevdim Ufuk Yaltıraklı Üsküdar Üzgün Kediler Gazeli Van Erciş Depremi Van Gogh'a Adanmıştır Vapur Vapurlar Video Videolar World Mothers Day World Women Day Yakalar Yalnızlıklar Yâren Yâren Evi Yârenlere Ağıt Yaş Yaşam Yaz Yaz Issız Yazısız Yeni Yıl Yeni Yıl Kutlaması Yılbaşı Yolllar Yunus Emre Yurdumsun Ey Uçurum Yürümek