kentin kapısında, ben de durayazacaktım...
–“lût’un kadını”, darb ve mesel, enis batur–
–“lût’un kadını”, darb ve mesel, enis batur–
gitmeliydim... bir saatliğine. bilemedin iki... gittim, evet. [hiçbir yere (yeni!) gitmedim, hayır].
aynı yolda, yalnızca yürüyor, düşünüyordum; düşünüyor, yürüyordum. işte, o kadar...
o nasıl bir gitmekse, işte o kadar gittim...
dün gittiğimde... üç dört selamlaşma oldu yol boyu. biri gidişte, biri dönüşte: aynı kişiyle oldu ikisi.
[her gün yapsam bu yürüyüşü. her yürüyüşümde bir “derindüşünme dersim” olsa demiştim ilk başladığımda...
bundan otuz otuz beş yıl önce, yabancı bir ülkede böyle yürüyüşlerim olurdu. yine “bir saatliğine” diye çıkardım yola. ama, üç gün sonra dönerdim evime... yirmili yaşlarımdı.]
Yorumla|Paylaş